Afrika

UGANDA’NIN ASİL DEVLERİ: DAĞ GORİLLERİ

Büyük maymunların en iri türü olan goriller üç alt kategoriye bölünür: Gorilla Gorilla Gorilla adlı batı ova gorilleri, Gorilla Gorilla Graueri adlı doğu ova gorilleri ve diğer ikisinden daha iri, daha uzun tüylü, daha geniş göğüslü, omuzlu, burun şekli biraz daha değişik ve kısa gövdeli olan Gorilla Gorilla Beringei adlı dağ gorilleri.

1902’de Kaptan Robert von Beringe’nin tarafından Virunga Dağlarında tespit edilen Dünyanın en fazla tehlike altındaki türü olan dağ gorillerinin toplam nüfusu tahmini 800 kadar. Günümüzde bu popülasyonunun yarısından fazlası Uganda’nın güney batısındaki UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmış ve içine girilemeyen Bwindi Impenetrable Milli Parkı‘nda yaşamakta. Geri kalanı ise, üç sınır ülkesinin paylaştığı 450 km2’lik Virunga-Volcano Sıradağları‘nın yağmur ormanlarında bulunan, Uganda Mgahinga Milli Parkı ile kuzey batı Rwanda’da daki Volkano Milli Parkı‘nda ve doğu Kongo’daki Virunga Milli Parkı‘nda koruma altında yaşamlarını sürdürmekte.

1993’de Bwindi Impenetrable Milli Parkı’nda başlatılan eko-turizm için, gorilleri birbirinden farklı görünüm ve farklı seslere sahip insanların mevcudiyetine alıştırarak, seyyahların sınırlı sayıda ve sürede kendilerine yaklaşmasına müsaade edilmiş.

Uganda’ya yaptığım seyahat sırasında Bwindi Impenetrable Milli Parkı‘nda bu gorilleri yakından görme şansına sahip oldum. Fakat bunun gerçekleşebilmesi o kadar kolay olmadı. Çünkü en kalabalık goril nüfusunu barındıran Bwindi’de sadece Mubare, Rushegura, Habinyanja ve Nkuringo adlı dört goril ailesini, günde en fazla sekiz turist ziyaret edebilmekte. Dolayısıyla en az altı ay önce kişi başına, günlük 500 dolar ödeyerek izin almak gerekiyor. Bu pahalı fakat son derece ilginç goril safarisinin ideal sezonu, yoğun yağmur dönemine rastlamayan haziran-eylül ayları arası ve kasım ayından mart ayına kadar olan aylar, tabi ki bu dönemde talep oldukça yüksek.

Buhoma Köyü’nde bulunan koruma merkezinde, gorillerin peşinden dağlara tırmanmadan önce, rehberler seyyahlara bu çok özel safari esnasında nasıl davranmaları gerektiğini anlatıyor. İnsanların, hastalık bulaştırmamak için gorillere 5 metreden fazla yaklaşmaması, yanlarında yemek yememesi, içmemesi, çöp atmaması ve de onları rahatsız etmemek için alçak sesle konuşması gerektiğini özellikle vurguluyorlar. Elinizde yiyecek görmeleri gorilleri saldırgan kılabilirmiş. Daha sonra, iki rehber, dört silahlı koruma ve bu zor yürüyüşte çanta ve eşyalarımızı taşımaları için hizmetlerini kiraladığımız hamallardan oluşan bir ekiple birlikte yürüyerek 19 gorillik Rushegura ailesinin izinde yola çıktık.

Dağ gorillerin yaşadıkları ormanlar genelde geceleri bulutlu, sisli ve soğuk; gündüzleri ise sıcak ve de yoğun bir bitki örtüsü ile kaplı. Rehberler satırlarla dalları ve yaprakları keserek yol açtıkça neden bu ormanlara girilemez dendiğini anlıyorsunuz. Geçişin dik ve zor olduğu bazı yerleri sarmaşıklara tutunarak ve hammalların yardımı ile tırmanabildik. Gorillere ulaştıktan sonra onlarla sadece bir saat geçirebiliyorsunuz. Yaklaşık bin metre yükseğe tırmanma maceramız altı saat sürdü fakat goriller sürekli yer değiştirdikleri için bu çaba daha kısa veya uzun olabilmekteymiş. Gorilleri yüzde yüz göreceksiniz diye bir garantisi de yok ama genelde bir gün önce görüldükleri yere sizden önce çıkan bir rehber ekip, yerlerini tespit ederek telsizle gelenleri yönlendiriyor. Bwindi’deki diğer üç goril ailesinden ikisinin yaşadıkları dağ yamaçlarına ulaşım bizimkinden daha kolay, sonuncusu ise daha zormuş. Ancak safariyi mümkün olduğu kadar insanların yaşı ve kondisyonuna göre yönlendirmeye gayret ediyorlar.

Dağ gorilleri annelerin karnında 9 ay kaldıktan sonra siyah tüylü ve 2-3 kilo ağırlığında yavrular olarak doğup insandan iki kat daha hızlı büyüyorlar. Buna karşın dağ gorillerinin üreme oranı oldukça düşük çünkü anne goriller, sadece dört senede bir doğurabilen tek canlı türü. Dağ gorillerinin son derece sosyal bir yaşamı var. Tipik bir goril sürüsü, ‘gümüş sırtlı’ olarak adlandırılan aile reisi erkek ile ona hayat boyu bağlı kalan üç-dört ergin dişi, bir kaç siyah sırtlı genç dişi, erkek ve bebeklerden oluşmakta. Bir erkek 11 yaşına gelince gruptan ayrılıp yalnız kalarak veya genelde başka bir genç erkek grubuna katılıp iki ile beş sene arası değişen bir süre dolanıp, dişilerin ilgisini çekerek kendi ailesini kurmakta.

Genç bir dişi ise 8 yaşında ailesinden ayrılıp bir dişi grubuna katılmakta veya doğrudan yalnız bir erkekle yeni bir aile kurarak yaşamını devam ettirmekte. Bir anne ölürse veya aileden ayrılırsa, ailesini korumakla ve yönlendirmekle görevli olan gümüş sırtlı, öksüz kalan bebeğine bakar ve hatta kendi yuvasında yatmasına izin verir. Seyyar olan dağ gorilleri her gece yumuşak dal ve yapraklardan oluşan yeni bir yuva yapar ve soğuktan korunmak için yine yapraklarla örtünür. Dağ gorilleri yaklaşık günün %30’unı beslenerek, %30’unu yer değiştirerek ve %40’ını dinlenerek geçirirler. Yetişkin goriller günde 27 kiloya kadar yeşillik tüketirler.

Sakin bir hayat sürdükleri halde, korkusuz olan dağ gorilleri tehlike durumunda daha çok karşı tarafa gözdağı vermek için bir hücum canlandırarak göğüslerini döver. Fakat iki grup karşılaşınca ender de olsa iki reis birbirini ısırarak ölümle sonuçlanan bir kavgaya girişebilir. Dağ gorilleri iletişim kurabilmek ve kendilerini ifade edebilmek için 25 değişik seslendirme kullanır.

Turizm gelirinin %50’sini oluşturduğu için dağ gorillerinin korunmasına büyük önem veren Uganda, bunu Mountain Gorilla Conservation Fund’nun (Dağ Gorilleri Koruma Kurumu) koordinasyonu altında gerçekleştirmekte.

Rwanda’da, dağ gorillerine hayatını adayan Dr. Fossey’in başlattığı ve ölümünden beri Dian Fossey Gorilla Fund International (Dian Fossey Uluslararası Goril Kurumu) ve diğer koruma gruplarının sürdürdüğü yoğun araştırmalar sayesinde, bugün Dağ gorilleri türü yeterince tanınmakta. Kongo’ya gelince, Virunga Parkı’na uzanan asi hareketleri ve çatışmalardan dolayı park gereğince korunamamakta ve dağ gorilleri büyük bir tehdit altında kalmakta. Günümüzde, 10’dan fazla gorilin ve bazı park muhafızlarının öldürülüp, malzemelerinin çalındığı bu pakta güvenlik nedeniyle goril safarileri yapılamamakta.

Yasa dışı avlanma, kaçak ticaret, hastalık ve iç savaşın ağır tehdidi altında olan Dağ gorilleri, nesli tehlike altında olan yabani hayvan ve bitki türlerinin uluslararası ticaretine ilişkin sözleşmenin birinci maddesinde yer almaktalar. (Convention on International Trade in Endangered Species of wild fauna and flora)

Tüm bunları göz önünde bulundurunca, gorillerin korunmasına katkıda bulunmak için kullanılan 500USD günlük ücretin pahalı olduğunu söylemek zor. Bu şirin dostlarımıza yardım edebilmenin başka bir yöntemi ise, Dian Fossey Gorilla Fund International aracılığıyla doğrudan bağışta bulunmak veya goril evlat edinmek. Vakıf, bu yolla sağladığı gelirlerle gorillerin koruması için gerekli çalışmaları yapabiliyor.

Leave a Comment